Haber

Adem Yıldırım’ın kolunu makine kaptı, hayatı altüst oldu

DİYARBAKIR – Rıfat Ilgaz’ın “Alişim” şiiri şu dizelerle başlar:

“Kasnağından fırlayan kayışa/kaptırdın mı kolunu Alişim!” Bu iki dize bir olayı soğukkanlılıkla anlatır ve fakat kaynağından fırlayan kayışa kaptırılan kolun acısını kuvvetle hissettirir.

Şiirin devamında bir kolunu kaybetmiş Aliş’in fiziksel ve duygusal yıkımının yanı sıra ekmek kavgasındaki çaresizliğini de anlatır.

Bu iki dizenin ardından şu dizeler gelir:

“Daha dün öğle paydosundan önce
Zileli’nin gitti ayakları.
Yazıldı onun da raporu:
‘İhmalden!'”

Şiir, Zileli’nin ayaklarının da tıpkı Aliş’in kolu gibi “İhmalden” gittiğini hatırlatır ve işyerlerinde kopan kollar ve ayakların sıradanlaştığını vurgular.

Rıfat Ilgaz’ın sevdiğim başka şiirleri de vardır ancak Alişim şiiri okuduğum günden bu yana mıh gibi durur aklımda. Çünkü Alişim, Türkçe şiirde Aliş üzerinden işçi sınıfının maruz kaldığı muameleyi en iyi anlatan şiirlerden biridir.

Bu yazıda konu şiir değil. Bana bu şiiri bir kez daha hatırlatan Antepli tekstil işçisi Adem Yıldırım’ın hikayesi oldu.

İŞÇİ ADEM YILDIRIM’IN KOPAN KOLU

Antepli Adem Yıldırım 34 yaşında. Yıldırım, biri 11, diğeri 8 yaşında iki çocuk babası. İlk gençliğinden bu yana, yani 15 yıllık tekstil işçisi.

Adem Yıldırım, Mart ayında Erdemoğlu Holding bünyesindeki Özerdem Mensucat firmasında işe başladı. 10 Temmuz günü iş kazası geçirdi ve sol kolunu makineye kaptırdı. Kolu dirsek hizasından koptu.

“Kaza sabah 8:30’da oldu” diyor Yıldırım. “Makinenin stop tuşuna bastım ve makineyi temizlemeye başladım. Bir tarafını temizledim, bir sorun olmadı. Ancak diğer tarafı temizlerken kolumu kaptırdım.”

Stop tuşuna basıldıysa makine nasıl çalışır? Bakımı mı yapılmamıştı? Bir arıza vardı da kimse fark etmemiş miydi? Ya da arıza fark edilmiş ama ihmal mi edilmişti? Bu soruların cevabını Yıldırım bilmiyor. Çin malı olduğunu belirttiği makinede tamiri ihmal edilmiş bir arıza varsa da kendisinin bir bilgisinin olmadığını söylüyor. Ancak iş güvenliğinin yetersiz olduğunu gözlemlediğini de ekliyor sözlerine. “Mesela makinede sensör yoktu. Sensör olsa böyle bir kaza gerçekleşmezdi” diyor Yıldırım.

Kolunu makineye kaptıran Yıldırım’a ilk müdahaleyi mesai arkadaşı yapıyor. Makine durduruluyor, koluna tampon yapılan Yıldırım, ambulansla hastaneye naklediliyor.

İKİ KEZ İNTİHAR GİRİŞİMİNDE BULUNDU

Bir hafta hastanede tedavi gören Yıldırım, tedaviye evde devam ediyor. Psikolojik destek için birkaç seans terapi almış ve halen ilaç kullanıyor. Fizik tedavi de gören Yıldırım, “Ağır ilaçlar kullanıyorum” diyor.

Kolunu kaybettiği güne kadar kol gücüyle hayatını idame etmiş Yıldırım. Şimdi bir kolu ve başka bir geçim kaynağı yok. Babasına ait gecekonduda yaşıyor. Okula giden çocuklara harçlık verememek canını çok yakıyor.

Kolunu kaybetmesi ve gelecek kaygısı Yıldırım’ın buhran geçirmesine neden oldu. İki kez intihar girişiminde bulundu. Yıldırım, “Şimdi ilaç kullanıyorum. Sakin olmaya çalışıyorum çünkü kazadan sonra çabuk öfkeleniyordum. Kendime de başkasına da zarar vermek istemiyorum. Terapiye devam edemedim ama aldığım ilaçlar umarım bana iyi gelecek” diyor.

‘KİMSE KAPIMIZI ÇALMADI’

“Gidenler gitti Alişim,
boş kaldı ceketin sağ kolu…”

Adem Yıldırım’ın ceketin boş kalan koluna alışması çok zaman alacak. Bir de operatör olarak çalıştığı işe bir daha dönemeyecek. Yıldırım’ın kolunun dirsek hizasından kopması bütün hayatının altüst olması anlamına geliyor.

Erdemoğlu Holding bünyesindeki Özerdem Mensucat ne düşünüyor bu konuda? Bir elemanı çalışırken kolunu kaybetmişse, hayatının bundan sonrasını idame edebilmesi için harekete geçmesi gerekir, değil mi? Öyle olmamış maalesef. “Ne vicdan ne merhamet var” diyen Yıldırım’ın dediğine göre Özerdem Mensucat hastane masraflarını karşıladı. Fizik tedaviye giderken kolunun zarar görmemesi için taksi kullanmak zorunda olan Yıldırım, şirketin ayda 5-6 bin lira tutan taksi parasını hesabına yatırdığını söylüyor.

Başka? Başka bir şey yok. Yıldırım, “Kapımı çalan olmadı. Yiyeceğin ekmeğin var mı, evde çorba pişiyor mu, diye soran olmadı. Bu, insanın zoruna gidiyor. Ben o şirketin tozunu yuttum, temizliğini yaptım, orada alın teri döktüm. Ama ne vicdan ne merhamet kalmış. Kolum koptu, unutup gittiler beni” diyor.

‘KENDİMDEN GEÇTİM, ÇOCUKLARIN GELECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM’

“Çocuklarımın geleceğini düşünmeliyim” diyen Yıldırım, avukat desteği ile tazminat hakkı için şirketle görüşmeler yapmış. Bir uzlaşıya varamamışlar. “Anladım ki işçiler bunların umurunda değil. Özerdem Mensucat Türkiye’nin en zengin şirketlerinden biri ancak bir işçileri kolunu kaybetmiş, işsiz kalmış, geleceği belirsiz olmuş, gelip kapısını bile çalmadılar, hal hatır sormadılar” diyerek, en çok karşılaştığı duyarsızlığı hazmedemediğini söylüyor.

İki küçük çocuğu var ve “Kendimden geçtim, çocukların geleceğini düşünüyorum” diyen Yıldırım, şirkete maddi manevi tazminat davası açmaya hazırlandığını söyledi.

GEREKİRSE FİRMAYA DAVA AÇILACAK

Dava söz konusu olunca süreçle ilgili bilgileri Adem Yıldırım’ın avukatı Ömer Altundağ’dan aldık.

“Makinenin stop tuşunun çalışmaması neticesinde müvekkil sol kolunu makineye kaptırdı ve kolu dirsek hizasından koptu” hatırlatmasında bulunan Altundağ, şunları söyledi:

“O tarihten bu yana tedavisi ve ameliyatları devam ediyor. Bu süreçte müvekkil psikolojik olarak da çok yıprandı. 2 kez intihara kalkışan müvekkilimiz psikolojik olarak da tedavi görüyor ekte ve ağır ilaçlar kullanıyor. İşveren ile yapılan ilk görüşmelerde müvekkil için 100.000 TL manevi tazminat teklif edildi. Tarafımızca kabul edilmesi mümkün olmayan bu tekliften sonra süreç işveren tarafının yeni teklif için sürekli ertelemeleri ile geçiştirildi. Tarafımızca haricen maluliyet raporu ve aktüer hesap raporu alındı. Müvekkilin hak kazandığı tazminat somutlaşmış olmasına rağmen işveren bu tazminatın çok uzağında tekliflerle dosyayı kapatmaya çalıştı. Türkiye’nin en büyük firmalarından olan, ortaklarının Türkiye’nin en zenginleri listesinde zirveyi paylaşan bu firma, fabrikasında kolunu kaybeden işçisine hak ettiği tazminatı dahi ödemedi. Türkiye’nin en zenginleri de olsalar işverenler iş güvenliği tedbirlerini ve iş kazasından kaynaklı hak edilmiş tazminatları maliyeti artıran bir unsurdan ibaret görüyorlar. Hemen mahkemeye başvurmak taraftarı olmadık ancak müvekkilimizin hak ettiği tazminatı alabilmesi için dava açmak üzere hazırlıklarımızı da yapıyoruz.”

YILDIRIM KADERİNİ TERSYÜZ ETMEYE HAZIRLANIYOR

“Alişim” şiiri Rıfat Ilgaz’ın 1943’de yayınlanan “Yarenlik” adlı ilk kitabında yer alıyor. 1943’ten bu yana ya da Alişim’den Adem Yıldırım’a kadar kimbilir kaç Aliş kolsuz, kaç Zileli ayaksız kaldı. Ve şiirdeki gibi köylerine yani sersefil yoksulluklarına döndüler.

Adem Yıldırım kolunun fiziksel ve duygusal acısını unutmaya çalışıyor. Kitap okuyor ve acıyı unutmak için oyalanacak başka şeyler buluyor. Ve hakkını alabilmek için gücünü korumaya çalışıyor. Sermaye tarafından kendisine çizilen kaderi tersyüz etmeye hazırlanıyor.

eyupsultanajans.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu